.
.

   
 
  Kitablara İman ve Kur'an-ı Kerim
 
Kitaplara Îmân ve Kur’ân-ı Kerîm

“İmanın altı şartı” olarak bildiğimiz inanç esaslarının tümü, birbiriyle doğru orantılıdır. Biri, tümünü gerektirir. Yani birine inanmak, hepsine inanmayı zorunlu kılar. Allah’ın varlığına ve birliğine inanmayan bir insanı düşünelim; bu kişi Allah’ın kitaplarına da, meleklerine de, peygamberlerine de inanmayacaktır. Yine kitaplara inanmayan bir kimse, bu kitapların vahy edildiği peygamberlere de, vahyi getiren meleğe de, dolayısıyla vahiyle bildirilen âhiret günü, diriliş, kazâ-kader gibi inanç esaslarına da, kutsal kitaplarda yer alan diğer bilgilere de inanamamış olacaktır. İlâhî dinlerin hepsinde en başta ortak olan husûslar bu inanç esaslarıdır. Bunlara inanmayan kimseler ilâhî din mensubu sayılamazlar. Muharref kitapları olan ilâhî dinlerde (Mûsevîlik ve Hıristiyanlık) ise bu inanç esasları ana hatlarıyla var olmakla birlikte; teferruata inildiğinde İslâm’dan önemli farklar ortaya çıkar. Bu din mensupları her ne kadar “Ehl-i Kitap” sayılsalar da Kur’ân, musevî ve hıristiyanların inanç konusunda düştükleri yanlışları ve sapmaları açıklamış ve onları uyarmıştır.
ÎMAN NOKTA-İ NAZARINDAN “KİTAP” KAVRAMI
Îmân esasları arasında kitaplara îmânın yer alması inanç esaslarının ve dinle ilgili yer her türlü esasın bu kitaplarda bulunmasından dolayıdır.
İslâm akâidinde kitaplara îmân, bazı peygamberlere gönderilen “suhuf” ile dört büyük kitabı kapsar. Bu dört kitap; Tevrât, Zebûr, İncîl ve Kur’ân’dır. Bunlardan Tevrât, Zebûr ve İncîl, tahrîf edilmiş ve günümüze kadar asılları gelmemiştir. Mensuplarının ellerinde de orijinal dilleriyle yazılmış nüshaları değil, tercümeleri vardır.
Kur’ân-ı Kerîm, bu kutsal kitapların hepsini hâvîdir. Onlardan eksik hiç bir tarafı yoktur; aksine bu kitaplarda yer almayan bir çok hükmü de içerir ve açıklayarak genişletir. Bu konuda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
“Bu Kur’ân, Allah’tan başkası tarafından düzenlenebilecek bir şey değildir. Ancak kendinden önceki (İlâhi kitapların) doğrulaması ve o kitabın açıklamasıdır. Onda asla şüphe yoktur. Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.” (1)
Buradan anlaşılan bir mânâ da; Kur’ân’ın musevî ve hıristiyanlarca Tevrât ve İncîl’den çıkardıkları âyetleri açıkladığı gerçeğidir. İşte onların tahrîf ettikleri husûsları açıklamasından dolayı mûsevî ve hıristiyanlar Kur’ân-ı Kerîm’i kabûl etmemişlerdir. Bu konuda çok mutaassıptırlar. Günümüzde bu taassuptan kurtulabilen ve Kur’ân’ı tarafsız gözle inceleyen, çoğunlukla Hıristiyan ilâhiyatçı ve bilim adamları, ya din olarak İslâm’ı seçmekte veya Müslüman olmasalar bile gerçeği itiraf etmek zorunda kalmaktadırlar. (2)
KUTSAL KİTAPLARIN ZİRVESİ OLARAK KUR’ÂN
Gerçekten de Kur’ân-ı Kerîm, tüm kutsal kitapların üstünde yer alır. Her ne kadar en son ilâhî kitap ise de bu, onun tüm kutsal kitaplardan üstün olmasına engel değildir. Tıpkı, Peygamberimiz (s.a.v)’in en son resûl olmasına rağmen en üstün peygamber olması gibi... Çünkü Kur’ân, diğer kutsal kitapları doğrular, onlarda bulunmayan yeni hükümleri ihtivâ eder ve onların tahrîf edilmiş yönlerini açıklar; bu bakımdan en mükemmel kutsal kitaptır.
Bu husûsu Rabbimizin Kur’ân’ı tavsîf için kullandığı sıfat ve adlardan da anlayabiliriz: Kur’ân, “Mecîd”dir. (3), “Kerîm”dir. (4), “Meknûn” (Korunmuş)’tur (5), “Tenzîlün min Rabbi’l-Âlemîn” (Âlemlerin Rabbinden indirilmiş)’tir (6), Zü’z-Zikr (Uyarıcı/Şanlı)’dır (7), Gayra Zî-İvec (Pürüzsüz)’dür (8), “Hakîm” (Hikmetli)’dir (9), “Mübin (Apaçık)’tır (10), “Hüdâ” (Yol gösterici) ve “Büşrâ” (Müjde)’dir (11), “Şifâ” ve “Rahmet”tir (12), “Azîm” (Büyük)’tür (13).
Bütün bu sıfat ve isimlerden, Rabbimiz’in katında Kur’ân’ın yüce derecesini kolayca anlayabiliriz. Bu sebeple, kitaplara îman, Kur’ân’ın Allah katında en yüce bir kitap olduğuna inanmayı da gerektirir. İşte bu durumda, diğer ilâhî din mensuplarının da Kur’ân’ın bu yüceliğini kabûl etmeleri gerekir.
KELÂM SIFATI ve KUR’ÂN
Bu konuda Abdülkâdir Geylânî (k.s) şu bilgileri vermektedir: “Allah Teâla’nın kelâmı mahlûk değildir. Her ne şekilde okunursa ve yazılırsa yazılsın ve okunsun okuyanlar arasında her ne şekilde fark ve ayrılık bulunursa bulunsun, Allah Teâla’nın kelâmıdır. Sıfat-ı sübûtiyyesidir. Sonradan olma, değişen, değişiklik kabûl eden ve yaratılan bir şey değildir. İndirilmesi ve meydana çıkması Allah Teâlâ tarafındandır. (...) Kur’ân-ı Kerîm’i mahlûk sanan veya Kur’ân-ı Kerîm’e mahlûk diyen kâfir olur. O kimse ile bir arada oturmak, yiyip içmek, onun nikâhı altında bulunmak, onunla komşuluk etmek câiz değildir. Bilakis o kimse ile ilişki kesilmeli, ona hakâret edilmelidir. Arkasında namaz kılınmaz, şâhitliği kabûl edilmez. Nikâhta velîliği kabûl ve sahîh olmaz. Bu îtikad ile ölürse namazı kılınmaz. Ele geçirilir ise, mürted gibi ona üç defa tevbe teklif olunmalıdır. Tevbe ederse ne âlâ, etmezse öldürülür.” (14)
Gümüşhanevî (k.s) de, bu konuyu şöyle açıklamaktadır. “Kur’ân-ı Kerîm Allah’ın “kelâm” sıfatıdır. “Mahlûk” ve “hâdis” (sonradan olma) değildir. O bir mânâdır. Allah Teâlâ sesleri ve harfleri yarattıktan sonra, bu mânâyı Cebrâîl (a.s) perde arkasından dinlemiş ve hıfz etmiştir. Sonra o, Peygamberimiz’e, Peygamberimiz (s.a.v) ashâb-ı kirâma, onlar tâbiîne, tâbiînden de bize kadar nakledilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm’in Arapça olarak indirilişi, Allah’ın kelâmına delâlet etmesi içindir. Kur’ân-ı Kerîm’in sesleri ve harfleri mahlûktur. Yazılı olan şey ise mahlûk değildir. Kur’ân-ı Kerîm’e mahlûk diyen kâfirdir.” (15)
Kur’ân’ın mahlûk olup olmadığı konusunda Abbasî Halifelerinden Me’mun zamanında meydana gelen tartışmalar hatırlandığında bu konunun önemi daha iyi kavranacaktır. Yukarıda açıklanan şekilde inanmak son derece önemlidir. Ehlisünnet ulemâsı bu konuda hemfikirdir. Hatta Ahmed b. Hanbel (rh.a) bu uğurda hapse atılmış ve çile çekmiştir. Bu da konunun önemini gösterir.
DİĞER HUSÛSLAR
*Kur’ân-ı Kerîm’in bütün âyetleri, daha başlangıcında bizzat Hazret-i Peygamber Efendimiz tarafından ezberlenmiş olduğu gibi, ashâbın bir çokları tarafından da ezberlenmiş ve yazılmıştır.
*Hazret-i Peygamber’in âhirete göçmesinden sonra Hazret-i Ebû Bekir (r.a), bütün ashâb-ı kirâm huzûrunda Kur’ân’ın bir nüshasını yazdırarak o’nu değişikliklerden korumuştur.
*Hz. Osman (r.a)’ın halîfeliği zamanında da bu asıl kitaptan yeterince yazdırılarak büyük İslâm merkezlerine birer nüsha gönderilmiştir.
*Her asırda yüz binlerce Mushaf-ı Şerîf yazılmış, ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’i baştan sona ezberleyen binlerce hâfız yetişmiştir. Bu özellik, diğer semâvî kitaplardan, yalnızca Kur’ân-ı Kerîm’e nasîb olmuştur.
*Diğer ilâhî kitaplar belli bir kavme ve belirli bir zamânâ âit olarak peygamberlere indirilmiştir. Kur’ân-ı Kerîm ise, bütün insanlık âlemine ve bütün asırlara şâmil olarak Peygamberimiz’e indirilmiştir.
*Kur’ân’ın mânası ile amel edilir, lafızları da bir ibâdet olmak üzere okunur; bununla sevap kazanılır. Bu lâfızların mânâsını da anlamaya ve öğrenmeye çalışmalıdır. Kur’ân bu şekilde ruhlara tesir eder.
*Kur’ân’ın lafzının yerine başka bir söz konamaz. Bu sebeple hiç bir tercüme de Kur’ân hükmünü alamaz. Tercümeler de bir nevî kısa tefsîrlerdir. Dolayısıyla Kur’ân’ın aslı değildir.
*Kur’ân-ı Kerîm ebedî bir mûcizedir. Lafızları edebî incelikler taşır. Bütün insanlar ve cinler bir araya toplansa, en kısa bir sûresinin bile benzerini yapamazlar.
*Bir bahar mevsiminde yağan yağmurların ve parlayan güneş ışınlarının kurumuş bitkileri canlandırması gibi, Kur’ân-ı Kerîm’in ifadeleri de anlayışlı kalpler üzerinde çok daha büyük tesirler yapar. Gönüllere yeni bir hayat ve ferahlık verir.
1-Yunus (10): 37 2-Bu îtiraflardan biri için Montgomery Watt’ın İslâm ve Hıristiyanlık adlı eserine bakılabilir. 3-Burûc (85): 21; Kâf (50): 1. 4-Vâkıa (56): 77. 5-Vâkıa (56): 78. 6-Vâkıa (56): 80. 7-Sâd (38): 1; Kalem (68): 52. 8-Zümer (39): 28. 9-Yâsîn (36): 2. 10-Yâsîn (36): 69; Neml (27): 1; Hicr (15): 1. 11-Neml (27): 3. 12-İsrâ (17): 82. 13-Hicr (15): 87. 14-Abdülkadir Geylânî Gunyetü’t-Tâlibîn, Çev. A. Fâruk Meyan, 7. baskı, Çelik Yayınevi, İstanbul, 1992, s. 89. 15-A. Ziyâüddin Gümüşhânevî, Ehl-i Sünnet İ’tikâdı, Çev. A. Kabakçı-F. Günel, Bedir
 
 
  Bugün 84 ziyaretçi (177 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol